Türk Kahvesinin Tarihi
21-02-2023
16:44
Türk kahvesinin kesin olmamakla birlikte Habeşistan’da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Habeşistan’dan Yemen’e ulaşan Türk kahvesi kısa zamanda tüm Ortadoğu’ya yayılmıştır.
Ortadoğu’da çok yaygın olarak tüketilen Türk kahvesi bölgede çok sevilmiştir. Osmanlı, Türk kahvesinin ilk ulaştığı ve yaygınlaştı yerlerden biridir. Öyle ki zamanla kültürümüzün bir parçası haline gelen Türk kahvesi günümüze kadar gelmiştir.
Osmanlı’nın Türk Kahvesi İle Tanışması Osmanlı’nın Türk kahvesi ile tanışması iki ayrı şekilde rivayet edilmektedir. İlki; 1554 yılında Türk kahvesi yapmaya başlayan Şems ve Hukm isimli iki Halep’li girişimcinin Türk kahvesini İstanbul’a getirmiştir. Bu iki genç sayesinde Türk kahvesiyle tanışan İstanbul halkı Türk kahvesinin hayranı olmuştur ve bu hayranlık tüm Ortadoğu’ya yayılmıştır. İkinci rivayet ise; 1517 yılında dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a, Yemen valisi Özdemir Paşa’nın ikram etmesi ile başlar. Kanuni Sultan Süleyman tarafından çok beğenilen Türk kahvesi saray mutfağına girmiş olur. Hatta o dönemlerde cariyelere Türk kahvesi pişirme ve sunma dersleri verilir. Sarayda çok sevilen Türk kahvesi önce İstanbul halkına oradan tüm Ortadoğu’ya yayılır.
Osmanlı’nın Türk kahvesi ile tanışmasına ilişkin farklı rivayetler olsa da bu rivayetlerin ortak noktası aynıdır; Türk kahvesi Türk toplumu tarafından çok sevilmiş ve yaygın olarak tüketilmiştir. Türk kahvesi günümüzde kültürümüze yerleşmesi ile daha da yaygın tüketilmektedir.
İlk Kahvehane
Kahve içme yeri olarak ilk açılan yer Tahtakale’dir. Rivayete göre; Türk kahvesi saray mutfağına girdikten sonra Tahtakale isimli bu yer sayesinde halka yayılmaya başlamış, tutkunları hızlıca artmıştır. Kültür-sanat etkinliklerin yaygın olduğu o yıllarda kahvehanelerde bu tür etkinliklerin yapılabilmesi ile Türk kahvesi kültürümüzün bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Lezzeti ile damak tadımıza oldukça uyan Türk kahvesi böylelikle kültürümüzün vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Ancak o dönemlerde Türk kahvesinin hazırlanması biraz daha zordu. Önce çiğ kahve çekirdekleri büyük tavalarda kavrulur, dibeklere dökülürdü. Sonrasında ise günümüzdeki gibi cezvelerde pişirilip özenle sunulurdu. Özel misafirlere ikram edilen Türk kahvesi yanında lokum veya Osmanlı’ya özgü şerbetler ile sunulurdu.
Türk Kahvesinin Diğer Kültürlere Yayılması
Osmanlı’da çok sevilen Türk kahvesi başka yerlerden gelen özel misafirlere ikram edilirken başka kültürlere yayılması işten bile değildir. 1610-1650 yılları arasında Venedik ve Marsilya tüccarları sayesinde tüm dünyaya yayılmaya başlıyor. Türk kahvesini tadıp hayran kalan dönemin İtalyan gezginlerinden Pietro Della Valle sayesinde birçok kesime aktarılan Türk kahvesi dini farklılıklar ve politik sebeplerden diğer ülkelerce hemen kabul görmemiştir. Osmanlı Sefiri Süleyman Ağa 1699 yılında Paris’e gönderilmiştir. Süleyman Ağa tarafından Paris sosyetesine ikram edilen Türk kahvesi çok sevilir ve talep görür. Böylece Süleyman Ağa ile giden kahvecisi Paris’te kalarak bir kahvehane açar ve Türk kahvesinin Avrupa’da yaygınlaşmasına vesile olur.
Ancak aslen Türk kahvesinin Avrupa’ya yayılması 1683 yılına dayanmaktadır. Osmanlı’nın Viyana kuşatmasından sonra geri çekilirken orada bıraktığı 250 kiloluk Türk kahvesi çuvalı önce ne olduğu bilinmediğinden Tuna Nehri’ne dökülmesi kararlaştırılsa da Ajan George Kolschitzki’nin müdahalesi ile vazgeçilmiştir.
Bunun üzerine George Kolschitzhki, Viyana’da kahvehane açarak Türk kahvesinin Avrupa’da yaygınlaşmasına öncü olmuştur.
Türk kahvesi aslen bizim kültürümüzün bir parçasına olmasına rağmen anlatılan ve diğer çeşitli vesilelerle zamanla tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Günümüzde de tüm dünya tarafından sevilerek tüketilmektedir.
Ortadoğu’da çok yaygın olarak tüketilen Türk kahvesi bölgede çok sevilmiştir. Osmanlı, Türk kahvesinin ilk ulaştığı ve yaygınlaştı yerlerden biridir. Öyle ki zamanla kültürümüzün bir parçası haline gelen Türk kahvesi günümüze kadar gelmiştir.
Osmanlı’nın Türk Kahvesi İle Tanışması Osmanlı’nın Türk kahvesi ile tanışması iki ayrı şekilde rivayet edilmektedir. İlki; 1554 yılında Türk kahvesi yapmaya başlayan Şems ve Hukm isimli iki Halep’li girişimcinin Türk kahvesini İstanbul’a getirmiştir. Bu iki genç sayesinde Türk kahvesiyle tanışan İstanbul halkı Türk kahvesinin hayranı olmuştur ve bu hayranlık tüm Ortadoğu’ya yayılmıştır. İkinci rivayet ise; 1517 yılında dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a, Yemen valisi Özdemir Paşa’nın ikram etmesi ile başlar. Kanuni Sultan Süleyman tarafından çok beğenilen Türk kahvesi saray mutfağına girmiş olur. Hatta o dönemlerde cariyelere Türk kahvesi pişirme ve sunma dersleri verilir. Sarayda çok sevilen Türk kahvesi önce İstanbul halkına oradan tüm Ortadoğu’ya yayılır.
Osmanlı’nın Türk kahvesi ile tanışmasına ilişkin farklı rivayetler olsa da bu rivayetlerin ortak noktası aynıdır; Türk kahvesi Türk toplumu tarafından çok sevilmiş ve yaygın olarak tüketilmiştir. Türk kahvesi günümüzde kültürümüze yerleşmesi ile daha da yaygın tüketilmektedir.
İlk Kahvehane
Kahve içme yeri olarak ilk açılan yer Tahtakale’dir. Rivayete göre; Türk kahvesi saray mutfağına girdikten sonra Tahtakale isimli bu yer sayesinde halka yayılmaya başlamış, tutkunları hızlıca artmıştır. Kültür-sanat etkinliklerin yaygın olduğu o yıllarda kahvehanelerde bu tür etkinliklerin yapılabilmesi ile Türk kahvesi kültürümüzün bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Lezzeti ile damak tadımıza oldukça uyan Türk kahvesi böylelikle kültürümüzün vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Ancak o dönemlerde Türk kahvesinin hazırlanması biraz daha zordu. Önce çiğ kahve çekirdekleri büyük tavalarda kavrulur, dibeklere dökülürdü. Sonrasında ise günümüzdeki gibi cezvelerde pişirilip özenle sunulurdu. Özel misafirlere ikram edilen Türk kahvesi yanında lokum veya Osmanlı’ya özgü şerbetler ile sunulurdu.
Türk Kahvesinin Diğer Kültürlere Yayılması
Osmanlı’da çok sevilen Türk kahvesi başka yerlerden gelen özel misafirlere ikram edilirken başka kültürlere yayılması işten bile değildir. 1610-1650 yılları arasında Venedik ve Marsilya tüccarları sayesinde tüm dünyaya yayılmaya başlıyor. Türk kahvesini tadıp hayran kalan dönemin İtalyan gezginlerinden Pietro Della Valle sayesinde birçok kesime aktarılan Türk kahvesi dini farklılıklar ve politik sebeplerden diğer ülkelerce hemen kabul görmemiştir. Osmanlı Sefiri Süleyman Ağa 1699 yılında Paris’e gönderilmiştir. Süleyman Ağa tarafından Paris sosyetesine ikram edilen Türk kahvesi çok sevilir ve talep görür. Böylece Süleyman Ağa ile giden kahvecisi Paris’te kalarak bir kahvehane açar ve Türk kahvesinin Avrupa’da yaygınlaşmasına vesile olur.
Ancak aslen Türk kahvesinin Avrupa’ya yayılması 1683 yılına dayanmaktadır. Osmanlı’nın Viyana kuşatmasından sonra geri çekilirken orada bıraktığı 250 kiloluk Türk kahvesi çuvalı önce ne olduğu bilinmediğinden Tuna Nehri’ne dökülmesi kararlaştırılsa da Ajan George Kolschitzki’nin müdahalesi ile vazgeçilmiştir.
Bunun üzerine George Kolschitzhki, Viyana’da kahvehane açarak Türk kahvesinin Avrupa’da yaygınlaşmasına öncü olmuştur.
Türk kahvesi aslen bizim kültürümüzün bir parçasına olmasına rağmen anlatılan ve diğer çeşitli vesilelerle zamanla tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Günümüzde de tüm dünya tarafından sevilerek tüketilmektedir.